17 Nisan 2014 Perşembe

Yolda olmak...

#ComeSeeTurkey Yol Hİkâyelerİ


Kendini aramak, yolu tanımak, kendini tanımak demek değil mi?
Peki, Türkiye'nin 24 şehrini karış karış gezecek olan 20 fotoğrafçının tek amacı kendini tanımak, seyahat etmek ya da fotoğraf çekmek mi? Anadolu'nun zengin bir çorba gibi hazırladığı; rengarenk, sıcacık, sarıp sarmalayan, ısıtan, tadılan her kaşıkta şaşırtan çeşitliliğini tanımak mı? Yoksa o topraklarla bu yazıları okuyanlar arasında bir köprü olmak mı?


ComSeeTurkey fotoğrafçıları Türkiye'deki yolculuklarının ilk gününden itibaren, evrensel bir dil kullanıyorlar: Fotoğraf. 

Fotoğraflar hem Türkçe hem İngilizce hem Fransızca, İspanyolca, Arapça, Bulgarca, Arnavutça, Endonezyaca, Svahilice, Çince ve diğer Dünya dillerince konuşabilir ve hikâyeler anlatabilir. İstanbul'dan başlayarak toplam 24 şehrin kültürü, tarihi, muhteşem doğa manzaraları ve bazen de yalnızca insanları ile ilgili yüzlerce kare fotoğraf üretiliyor, hikâyeler anlatılıyor. 
Türkiye'nin toplam 24 ilini gezecek olan ComeSeeTurkey takımı, dünyanın dört bir yanından gelen 11 fotoğrafçıyla, TC Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ana sponsorluğunda, TC Kültür Bakanlığı ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği destekleriyle yola çıkıyor. 

İstanbul'da erguvan vakti... Dünyaca ünlü pek çok yazarın, şairin, ressamın, mimarın gelip hayran kaldığı, yüzlerce kitaba ve filme konu olan İstanbul... 8.500 yıllık bir kent. Asya ve Avrupa'nın birleştiği şehir...

Günaydın İstanbul! 
Bir şehri gezmeye nerden başlamalı?  Belki de onu karşıdan görebileceğiniz bir yerden... Söz konusu olan şehir İstanbul ise onunla tanışmak için en güzel başlangıç Boğaziçi olabilir. Hele de mevsimlerden baharsa... Ama önce Sultan I. Abdülmecit tarafından yaptırılan, hem Saltanat hem de Cumhuriyete tanıklık etmiş Dolmabahçe Sarayı'nı, onun müthiş işlemelerle süslenmiş oda ve salonlarını görmeli, Mustafa Kemal Atatürk'ün önemli kararlar aldığı çalışma odasını ve hayata gözlerini yumduğu yatak odasını görmeliyiz. 


Dolmabahçe Sarayı


Tüm grubun hayranlıkla gezdiği ama içeride fotoğraf çekilmesine izin vermediği için yalnızca hafızalarına kazıyabildiği görkemli Dolmabahçe'den güçlükle ayrılıyoruz. 
Şimdi güzeller güzeli İstanbul'a biraz karşıdan bakacağız. Kabataş'tan bindiğimiz tekne bizi Boğaziçi'ne doğru götürecek. Teknemiz iskeleden kalktıktan yalnızca 15 dakika sonra bir yunus bizi karşılıyor! Dünyanın en güzel "merhaba"larından biri. 
Boğaziçi Köprüsü, Rumeli Hisarı, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Beylerbeyi... Ve elbette dönüşümüzde bizi büyüleyen, Boğaz'ın kibar ve güzel kızı Kız Kulesi...  

Kız Kulesi



İlk günümüzden kareler için bizi Instagram'dan takip edebilirsiniz!  www.instagram.com/comeseeturkey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder