Mardin'den ayrılmadan önce Deyrulzafaran Manastırı'na
gidiyoruz. Terasından görünen ova, manastırın etrafını çevreleyen ve onu
koruyan zeytinlikleri fotoğraflıyoruz. Ziyaret ettiğimiz her ibadethanede, neden
binalarını inşa etmek için orayı tercih ettiklerini bir kez daha anlıyoruz.
Manastırdan çıkıp Şanlıurfa'ya doğru yola koyuluyoruz. Daha on dakika olmadan
yolun diğer tarafından karşıya geçen keçiler yolumuzu kesiyor.
Öğleden sonra ulaştığımız Şanlıurfa'ya ayak basar basmaz
Balıklı Göl'e gidiyoruz. Binlerce defa fotoğraflanan bu mekâna nasıl daha farklı
bir açıdan bakarız bunun yolunu arıyoruz. Fedja Salihbasic (@felecool) GoPro
kamerasıyla suyun altından, kutsal balıkların arasından bakmayı başarıyor.
Balıklı Göl / Şanlıurfa
Şehre tepeden bakan kalenin gölgesinde yürüyerek Urfa
çarşısına ulaşıyoruz. Kebapçılar, ciğerciler, yemyeşil salatalık ve yeşil
biberleri el arabalarına yüklemiş satıcılar, rengarenk, allı pullu kumaşlarla
göz alan manifaturacılar... Çarşıdan ayrılmak istemiyoruz ama güneş çok
alçalıyor. Otele gidip akşam bizi bekleyen Sıra Gecesi'ne katılmak için
hazırlanıyoruz.
400 yaşında taş bir yapının içinde bizim için hazırlanan yer
sofrasına geçip oturuyoruz. Oturduktan kısa bir süre sonra müzisyenler geliyor. Rehberimiz Kemal Bey bize Sıra Gecesi'nin amacını anlatıyor: Şanlıurfa'nın
geleneklerine göre bir çocuğu herkes sahipleniyor ve onun okul dışındaki
eğitimi, işte bu sırayla her ailenin evinde tekrar edilen gecelerde yapılıyor.
Çocukların, yaşadıkları topluma da ait olması, toplumun onların eğitim ve
sorumluluklarını gönüllü olarak üstlenmesi eşsiz bir bakış açısı değil mi?
Balıklı Göl / Şanlıurfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder