Karadeniz sahillerinden biraz uzaklaşıp dağları aşarak ülkenin doğusuna doğru yola
koyuluyoruz. Hedefimiz Kars!
Dün
olduğu gibi
döne döne yukarı çıkan yollardayız,
Kaçkarlar'dan geçiyoruz.
Her virajda manzara da mevsim de değişiyor. Bir virajda
ilkbaharın içinden geçiyoruz, bir diğerinde kışın. Karların içinden geçtiğimiz sırada Endonezyalı
fotoğrafçılarımızdan Putri çok heyecanlanıyor. Hayatında ilk defa kar gördüğünü öğreniyoruz ve
Putri'yi karla buluşturmak
için
duruyoruz. Otobüsten
çığlıklar ve
kahkahalarla inen Putri mi daha heyecanlı
yoksa biz mi? Hepimiz otobüsten
indik, Putri'ye kartopu atıyoruz
ama karlar biraz eridiği
için top değil misket büyüklüğünde oluyor.
Yol boyunca Kaçkarlar'ın
yükseklerinden
gelen kar sularıyla
beslenen gürül gürül akan suların, gökyüzüne ayna olan göllerin yanından geçiyoruz.
Instagrammer'lar her yerde durup her şeyi
fotoğraflamak
istiyor. Ama gün
batmadan Ani Harabeleri'ne varmak istiyoruz.
Yaklaşık
10 saat süren
yolculuk sonrası Ani'ye ulaşıyoruz.
Daha kapısından girerken
oradan ayrılmanın ne kadar zor
olacağını biliyoruz.
Burası büyüleyici... Güneş, Ermenistan ile doğal sınırımızı çizen dağların arkasına doğru alçalmaya devam
ediyor. Biraz sonra solda Büyük Katedral (Fethiye
Camisi) ile sağımızda Abulhamrants Kilisesi
bizi karşılıyor. Kırmızı taşlarla inşa edilen yapılar artık yüzlerce kuşun barınağı. Hiç kesilmeyen kuş sesleri zaten gördükleri karşısında nefesleri
kesilen ekibi iyice büyülüyor. Herkes, hiç konuşmadan, arazide
sessizce yürüyerek çekim yapıyor. İstanbul'da
yunuslarla başlayan
iyi şans
burada da devam ediyor ve üç
muhteşem
At, Ani'nin güzelliğine güzellik katmak için ortaya çıkıveriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder