Gecenin geç saatlerinde ulaştığımız Konya'daki otelimizden sabah erkenden ayrılıyoruz ve yola çıkıyoruz. İlk durağımız Beyşehir. Türkiye'nin en büyük 3. gölü olan Beyşehir Gölü kıyısındaki İçerişehir Mahallesi'ne gidiyoruz. Hemen girişte, gölün kenarına kurulu bu mahalle, zamanın durduğu bir Ege kıyı kasabasını andırıyor. Mahallenin küçük meydanında büyüleyici Eşrefpaşa Camii karşılıyor bizi. Tam 46 ahşap sütunu ve çini mozaiklerle bezeli mihrabı ile kendine hayran bırakıyor.
Beyşehir'den Side'ye doğru yola çıktığımızda Beyşehir'de planladığımızdan çok daha uzun kaldığımızı fark ediyoruz. Bir kez daha anlıyorum ki yoldayken planı siz yapmıyorsunuz, yol sizin için durmadan sürprizler hazırlıyor ve bu sürprizlere kayıtsız kalmak çoğu zaman imkansız oluyor. Side yolunda yine döne dolaşa çıktığımız yol bizi kıvrıla kıvrıla Toroslar'ın tepelerine götürüyor. Toroslar'ı aşıp Akdeniz sahillerine kadar inmemiz gerekiyor. Ama o kadar nefes kesici yerlerden geçiyoruz ki, neredeyse her 45 dakikada bir durup fotoğraf çekiyoruz. Side'ye ulaştığımızda neredeyse gün bitmek üzere. Şelaleler için zaman kalmıyor ama Artemis Tapınağı'nı gün batımında aldığı etkileyici ışık-gölge oyunlarıyla fotoğraflamayı başarıyoruz. Şelalelerden vazgeçmedik. Sabah uyanır uyanmaz Düden'e gidecek ve suyun gücüne bir kez daha tanıklık edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder