AditZ, kardeşiyle birlikte, çok uzaklardan, Hint Okyanusu
ile Pasifik Okyanusu'nun birleştiği, Ekvator çizgisinin üstündeki ada ülkesi
Endonezya'dan geldi. Yüzünde asılı duran gülümsemeyle, 3 dakikadan fazla aynı
yerde görmenizin mümkün olmadığı bu genç adamı tanısanız dünyayı nasıl
gördüğüyle ilgili derin düşüncelere dalarsınız. Zira geçtiğimiz 12 şehir
boyunca onu ne zaman gördüysem gözü hep vizördeydi ve her baktığımda da başka
bir kayanın üstünde, bir sokağın köşesinde, başka bir yamaçta oluyordu! Bu
kadar müthiş fotoğraflar çekmesinin sebeplerinden biri de bu olmalı; dünyaya
vizörden bakmak! Yalnızca yemek yerken ve uyurken makinesini çantasına
yerleştirmeyi tercih eden Aditz, son derece kibar biri olduğundan, ziyaret
ettiğimiz her ilde, karnımızı doyurmak için verdiğimiz her molada, biz yöre
mutfağının tadını çıkarırken mümkün olduğunca az yemek yiyordu. Sonra öğrendik
ki Endonezya'da pirinç pilavı öğünlerin ana yemeğiymiş! Bizim Endonezya mutfağı
ve kültürüyle ilgili bu aydınlanmamız Aditz ve kardeşi DarisZ'in hayatını
kurtarmış olabilir. :) O günden sonra her gittiğimiz restoranda ilk sipariş
ettiğimiz şey iki tabak pilav oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder